DUYU BÜTÜNLEME VE DUYUSAL SİSTEMLER

Duyu bütünleme terapisi, 1970’li yıllarda ergoterapist ve aynı zamanda psikoloji doktorası yapmış Jean Ayres tarafından geliştirilmiştir. Duyu bütünleme, çevremizden ve bedenimizden aldığımız duyuların işlenmesi, organize edilmesi ve bu uyaranlara uygun adaptif davranışı oluşturduğumuz nörolojik bir süreçtir. Sık bilinenin aksine 5 duyusal sisteme değil, 8 duyusal sisteme sahibiz. Bu duyusal sistemlerimizi ve işlemleme problemlerinin günlük yaşama yansımasını kısa kısa özetlersek;

Vestibüler sistem; hareket ve denge duyumuzdur. Postür kontrolü, gövdenin, başın ve gözün hareketlerinin koordinasyonu ile görsel sabitleme sağlayarak dengemizi korumamızı sağlar. Ayrıca hareketin hızını ve yönünü ayarlamamız için oldukça önemlidir. Yer çekimine karşı doğru hareketi sürdürebilmemiz için gereklidir. Örneğin; çocuğunuz ortalama 1 yaş civarında yürümeye başlamak istediğinde başını dik tutması, gövdesini yerden kaldırması ve ayaklarının üzerine basabilmesi bu duyu sayesinde gerçekleşebilir.
Vestibüler işlemleme problemlerinde;
• Emekleme, yürüme ve koşmada zorluklar
• Scooter, bisiklet gibi araçları kullanamama
• Harekete karşı tedirginlik, yüksek kaygı
• Dış çevreden gelen tehlikeleri fark etmede zayıflık
• Yoğun hareket arayışı
• Motor planlamada zorluk
• Sınıf tahtasında yazılanları takip etmede güçlük vb. görülebilir.

Proprioseptif sistem; pozisyon duyumuzdur. Beden parçalarımızın uzayda nasıl konumlandığı ve hareketi
ile ilgili bize bilgi verir. Özellikle görsel uyaranları kullanmadan bedenimizi algılamamızı sağlar. Mesafe ayarlama, uygun güç kullanımı, kaba ve ince motor becerilerin gelişimi bu duyusal sistemimize bağlıdır. Örneğin; merdiven inip çıkmaya başlayan çocuğunuzun bastığı yeri fark etmesi, ayaklarını yere pat pat vurmadan veya düşmeden basamakları kullanması bu duyumuz sayesinde gerçekleşebilir.
Proprioseptif duyu işlemleme problemlerinde;
• Zıplama, koşma, yuvarlanma gibi kaba motor becerilerde zorluk
• Kalem tutma, oyun hamuruna şekil vermek gibi ince motor becerilerde güçlük çekme
• Elindeki nesneyi çok sıkı tutma ya da çok gevşek tutarak düşürme
• Arka plan farkındalığında zayıflık

• Çok sık düşme ya da çevredeki nesnelere çarpma
• Sakinleşmede zorluk vb. görülebilir.

Taktil sistem; dokunarak çevremizi algıladığımız duyumuzdur. Bebek dünyaya geldikten sonra en aktif kullanılan duyusal sistemlerden birisi de taktil sistemimizdir. Nesnelerin dokunsal özelliklerini fark etmemizi (yumuşak, sert, sivri, pürüzlü..), ağrı ve acıyı fark etmemizi ayrıca sıcaklığı algılayabilmemizi
sağlar. Dokunsal sistem yemek yeme sürecinde de oldukça önemlidir.
Örneğin; yeni yeni katı gıda tüketmeye başlayacak olan bebeğinizin yiyecekleri elleriyle deneyimlemesi,
rahatsız olmadan ağzına götürmesi ve yiyeceğin dokusunu ayırt etmesi bu duyumuz sayesinde gerçekleşebilir.
Taktil (dokunsal) sistem işlemleme problemlerinde;
• Farklı dokulara temas etmekten kaçınma
• Yemek seçme

• Kıyafetlerden, etiketlerden yoğun rahatsızlık duyma
• Bazı nesnelere aşırı dokunma arzusu
• Ağrı ve acıyı fark etmede güçlük
• Sıcaklığı algılamada zorluk ve bu sebeple tehlikelere açık olma vb. görülebilir.

Görsel sistem, çevreden aldığımız görsel bilginin süzgeçten geçirilmesi, gerekli olanların alınması ve
anlamlandırılmasıyla organize bir cevap oluşturduğumuz sistemdir. Yapacağımız ve planladığımız birçok aktivite ya da iş için görsel sistemden çok fazla ipucu alırız. Görsel sistem kendi içerisinde görsel-uzaysal algı, görsel ayırt etme, görsel bellek, şekil zemin algısı gibi birçok parametreye sahiptir. Örneğin; Görsel işlemleme bozukluğu sebebiyle yoğun görsel arayışı olan, sürekli hareketli ve farklı nesnelere bakmaya ihtiyaç duyan bir çocuk göz teması kurmaktan kaçınabilir. Sosyal yaşam becerilerinde zayıf kalmasına neden olabilir.

Görsel sistem işlemleme problemlerinde;
• Parlak ışıklardan ve güneş ışığından rahatsızlık duyma
• Grup aktivitelerinden kaçınma
• Hareket eden objelerden tedirginlik
• Odaklanma problemleri
• Çabuk yorulma ve kapanma isteği
• Sakar olma hali
• Taklit becerilerinde zorluk vb. görülebilir.

İşitsel sistem; çevreden gelen işitsel uyarıcıları fark etme, ayırt etme ve doğru hayati tepki vermeyi sağlayan duyumuzdur. Bu duyumuz sayesinde sesin yönünü ayırt edebilir, tehlikelerden korunabilir ve kişilerle doğru iletişim kurabiliriz. Örneğin; işitsel diskriminasyon (ayırt etme) zorluğu yaşayan bir çocuk seslenildiğinde ya da ismi söylendiğinde bunu çevredeki diğer seslerden ayıramayabilir ve ebeveynine yönelmeyebilir. Bu durum onun sosyalleşmesi önünde engel oluşturabilir.

İşitsel sistem işlemleme problemlerinde;
• Farklı seslerden rahatsızlık duyma (elektrik süpürgesi, vantilatör, fön makinesi sesi gibi)
• Kulakları kapama davranışı sergileme
• Doğum günü partisi gibi kalabalık alanlardan kaçınma
• Sürekli ses çıkararak kendini uyarma
• Dışarıdaki seslerle daha yoğun ilgilenme ve dikkatini verememe vb. görülebilir.

Koku sistemi; çevremizdeki farklı kokuları algılamamızı ve iyi ya da kötü olarak ayırt etmemizi sağlayan sistemimizdir. Riskli durumları fark etmek, ‘savaş ya da kaç’ cevabı için hayati önem taşımaktadır.

Tat sistemi; yiyeceklerin farklı tatlarını ayırt etmek ve yenip yenemeyecek durumda olduğunu kontrol
amacıyla kullandığımız sistemimizdir. Örneğin; koku ve tat duyusu işlemleme zorluğu yaşayan bir çocuk yemek masasında kalmakta zorlanabilir ve yeni yemekleri deneme konusunda aileyle inatlaşmaları olabilir.

Koku ve tat işlemleme ve modülasyon problemlerinde;
• Yemekte seçicilik
• Sık sık öğürme davranışının açığa çıkması
• Koku kaynaklı tuvalet alışkanlığı kazanmakta zorluk
• Farklı kokuları yoğun arzulama
• Yiyecek olmayan nesneleri ağza götürme vb. görülebilir.

İnteroseptif sistem; iç organlarımızdan aldığımız duyumuzdur. Açlık, susuzluk, yorgunluk gibi hayatsal faaliyetlerimiz için gerekli olan hisleri algılamamızı sağlar.

İnteroseptif duyu işlemleme problemlerinde,

• Açlığını fark etmeme
• Uyku ve yorgunluk halini ayırt edemeden aktivitelere devam etme
• Ağrı hissetmede ve yerini ifade etmede zorluk vb. görülebilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.